Peygamberimizin Azap İle İlgili Hadisleri

Yeni Haber Merkezi

İbn Ömer’den (Allah ondan razı olsun) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav), beraberinde Abdurrahman İbn Avf, Sa’d İbn Ebu Vakkas ve Abdullah İbn Mas ile birlikte Sa’d İbn Ubade’yi ziyaret etti. ‘ud, Allah onlardan razı olsun. Durumu görünce Resûlullah (s.a.v.) ağladı. Onun ağladığını gören sahabeler de ağlamaya başladılar. Bunun üzerine Hz. Peygamber:

– “Allah’ın kimseye, gözyaşı ve kalp ağrısından dolayı azap etmediğini bilmiyor musun? Ama diliyle işaret ederek bunu ya cezalandırır ya da affeder.” dedi.

Buhari, Cenaiz 44, Talak 24; Müslim, Cenaiz 12

Ebu Hureyre (Allah ondan razı olsun)’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:

“Rüzgar Allah’ın kullarına bir lütfudur. Bazen rahmet getirir, bazen azap getirir. Rüzgarı gördüğünüzde ona lanet etmeyin. Onun iyiliğini isteyin; Ve onun şerrinden Allah’a sığın.”

Ebû Dâvûd, Edeb 104

Ebu Abdurrahman Avf İbn Malik (Allah ondan razı olsun)’dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir:

Resûlullah (s.a.v.) cenaze namazı kıldı. Onun şöyle dua ettiğini duydum ve ezberledim:

“Aman Tanrım! Onu bağışla, ona merhamet et, azap ve belalardan koru. Kusurlarınızı affedin. Ona cennetten payını ver, girişini (kabirini) genişlet! Su, kar ve buzla yıkayın. Beyaz elbiseyi kirden (ve pislikten) temizlediğin gibi, onu da günahlarından temizle. Bana kendi evinden daha hayırlı bir ev, ailenden daha hayırlı bir aile, eşinden daha hayırlı bir eş ver. Onu cennete koy ve onu kabir ve cehennem azabından koru.”

İbni Avf diyor ki, bu güzel duaları duyunca kendi kendime “Keşke ölen ben olsaydım” diye düşündüm.

Müslim, Cenaiz 85. Ayrıca bkz. Tirmizî, Cenaiz 38; İbn Mâce, Cenaiz 23

Ebû Saîd Sa’d İbni Malik İbni Sinân el-Hudrî radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:

“Bir zamanlar doksan dokuz kişiyi öldüren bir adam vardı. Bu zat, yeryüzündeki en büyük âlimin kim olduğunu sordu. Ona bir rahip gösterdiler.

Bu adam rahibe gitti ve şöyle dedi:

– Doksan dokuz kişiyi öldürdüm. Tövbe etsem kabul olur mu? diye sordu.

– Rahip:

“Hayır kabul edilmez” deyince onu da öldürdü. Böylece öldürdüğü adamların sayısı yüze ulaştı. Sonra yine yeryüzünün en büyük aliminin kim olduğunu sordu. Ona bir âlim tavsiye ettiler. Yanına giderek:

– Yüz kişiyi öldürdüğünü söyledi; Tövbesinin kabul edilip edilmeyeceğini sordu.

Satın almak:

– Elbette kabul edilecektir. Kişi ile tövbe arasına kim girebilir! Şuraya falan gidiyorsun. Orada Yüce Allah’a ibadet eden insanlar var. Onlarla birlikte Allah’a ibadet edin. Memleketinize dönmeyin. Çünkü burası kötü bir yer, dedi.

Adam söylenen yere gitmek üzere yola çıktı. Yolun yarısına ulaştığında sonu bitmişti.

Rahmet melekleri ile azap melekleri, o adamı kimin götüreceği konusunda tartışmaya başladılar.

Rahmet melekleri:

– O adam tevbe ederek, kalbiyle Allah’a yönelerek yola çıktı, dediler.

Azap melekleri şunlardır:

– Bu adam hayatında hiçbir iyilik yapmamış, dediler.

Bu sırada insan kılığına girmiş bir melek ortaya çıktı. Melekler onu aralarında hakem olarak görevlendirdiler.

Hakem olan melek:

– Nereden geldiğini ve nereye gittiğini ölçün. “Hangisi yakınsa adam o tarafa aittir” dedi.

Melekler her iki mesafeyi de ölçtüler. Gitmek istediği yerin daha yakın olduğunu gördüler. Bunun üzerine rahmet melekleri onu alıp götürdüler.

Buhari, Enbiyâ 54; Müslim, Tevbe 46, 47, 48

Sahih-i Müslim’deki başka bir rivayete göre:

“Bu kişi, iyi insanların yaşadığı köye bir santim daha yakın olduğu için buranın yerlisi sayıldı.”

Sahih-i Müslim’deki başka bir rivayete göre:

“Cenâb-ı Hak diğer köye uzaklaşmasını, diğer köye yaklaşmasını ve meleklere de ikisinin arasındaki mesafeyi ölçmelerini emretti. Adamın yandaki köye bir santim daha yaklaştığı görüldü. Bunun üzerine affedildi.”

Başka bir rivayette ise şöyle deniyor: “Adam göğsü üzerinde diğer köye doğru ilerledi.”

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*