Irak Erbil Şehrin de Yaşamış İslam Alimleri

Yeni Haber Merkezi

HİDÂYETULLAH ERBİLİ
İslam alimlerinden ve büyük evliyalardandır. Ehl-i sünnetin büyük âlimlerinden ve evliyalardan biri olan Mevlana Hâlid-i Bağdadî’nin halifelerindendir. Irak’ın Şahrezur ilçesine yakın Erbil kasabasındandı. On dokuzuncu yüzyılda yaşadı.

Daha önce okuma yazma bilmiyordu. Daha sonra büyük bir feraset ve basiret sahibi olan mucizelerin sahibi Mevlana Halid-i Bağdadî’nin huzuruna çıktı ve sohbetlerinin tatlılığını görerek bir daha yanından ayrılmadı. Sürekli şeyhe hizmet etmiş ve tasavvuf yolunda ilerlemiştir. Nefsini kötü alışkanlıklardan ve çirkin sıfatlardan temizledi. Ancak Hidâyetullah Erbilî hiçbir zaman aklî ve dini ilimlerde eğitim almamıştır. Bu ilim dallarında hiçbir bilgisi yoktu.

Bir gün Mevlânâ Halid-i Bağdadî ona; “Öyle bir zaman gelecek ki, size aklî ve dini ilimlerin öğretilmesi gerekecek. “Eğer kendinizi eğitmezseniz sizi vatanınızdan kovarlar.” Bunu söyledikten sonra her kitabın özellikle ilk sayfasını okumasını emretti. Hocasının talimatıyla aklî ve dini ilimleri tahsil etti. Bundan sonra kendisine özellikle hassas konularla ilgili kitapları okuma izni verildi.

Mevlânâ Halid-i Bağdadî’nin sözlerinin sırrı, vefatından çok sonra ortaya çıktı. Osmanlı valilerinden Mahmud Paşa, Erbil ve çevresine vardığında, aslında ilimle meşgul olmayan ancak o makamlarda olduğu anlaşılan bütün imam ve şeyhlerin şehri terk etmelerini istedi. Bunun üzerine Hidâyetullah Erbilî Hazretleri, aklî ve naklî ilimleri araştırmacı bir şekilde öğretmeye başladı. Mevlana Halid’den aldığı bilgi ve becerileri büyük bir sabırla öğrencilerine anlattı. Hak bahçelerinin güzel meyvelerini onların gönüllerinde olgunlaştırmaya çalıştı. Bütün ilim aşıkları onun huzuruna koştular ve ondan istifade etmeye başladılar. Gelenler; “Şu ana kadar bu kişinin böyle bir bilgiye sahip olduğunu bilmiyorduk. Ancak ilim ve ahlâk sahibi olanlar arasında büyük bir alimdi.” Şaşkınlıklarını dile getirdiler.

Daha sonra Mahmud Paşa onun büyüklüğünü daha iyi anlayarak huzuruna ve sohbetlerine koşup dualarını istedi.

Ömrünün sonuna kadar insanlara doğru yolu göstermek ve ders vermekle meşgul olan Hidâyetullah Erbilî Hazretleri vefat edince Bağdat’ta gömülü alimlerin padişahı büyük evliya Mevlânâ Şeyh Yahyâ Mervezî Halidi’nin yanına defnedildi.

KAYNAKLAR

1) Mecd-i Tâlid; s.91

2) Şems-uş-Şumus; s.131

3) Hadâik-ül-Verdiyye; s.259

4) İslam Alimleri Ansiklopedisi; v.18, s.44

ŞEYH MUSTAFA BİN ABİ BEKR
Irak’ta yetişen büyük azizlerden biri. 1887 (H.1305) yılında Irak’ın Erbil kasabasında doğdu. Aslen Erbil’in Herşem köyündendir. Babası da büyük bir azizdi. Uzun bir hayat yaşadı. 1988 (H. 1409) yılında vefat etti.

Şeyh Mustafa Efendi öğrenimine babasının yanında başladı. Bir süre sonra ilim öğrenmeye başladıktan sonra tasavvufa yöneldi. Babası tarafından başta tasavvuf olmak üzere aklî ve dini ilimlerde çok iyi bir eğitim almış, ruhsat ve diploma almıştır. Babası onu Şeyh Ebû Bekr Camii’ne müderris ve imam olarak atadı.

Mustafa Efendi belalara, musibetlere ve hastalıklara karşı çok sabırlıydı. Allahü teâlâya olan güveni, olumlu düşüncesi ve gayreti büyüktü. İşini gecikmeden yapacaktı. Çalışmanın sonucuna tam rıza gösterdi. Yumuşak ve bağışlayıcıydı. Kendisine zarar verenlere daha sonra ihtiyaç duyduklarında yardım ederdi. Erbil’de ticaretle uğraşan bir kişi vardı. Başkalarının teşvikiyle sürekli Mustafa Efendi’nin aleyhinde konuşuyor, onun hakkında asılsız şeyler söylüyordu. O kişi ömrünün sonlarına doğru çalışamaz hale geldi. Başı belaya girdi. Mustafa Efendi’nin yanına gelerek yardım istedi. Mustafa Efendi vefatına kadar ona yardım etti ve ihtiyaçlarını karşıladı.

Mustafa Efendi’nin birkaç evi vardı. Bunları salih insanlara orada bedava yaşamaları için verirdi. Evlerinden birini fakir bir aileye yaşaması için verdi. Uzun süre orada yaşadıktan sonra bu aile kendilerine bir ev yaptırıp taşınmak istedi. Bunu bildirmek için Mustafa Efendi’ye gitti. Taşınmak istediğini açıkladıktan sonra evin yanına yaptırdığı odadan da bahsetti. Mustafa Efendi; “O zaman o odayı satın almama izin ver. “Bir uzmana gidin ve fiyatı değerlendirin.” dedi. O kişi kendisine söyleneni yaptı. Mustafa Efendi odayı ekspertiz bedeline satın aldı.

Şeyh Muhammed Ali anlatıyor: Bir gece rüyamda bunu gördüm. Günahlarımdan dolayı yargılanmak üzere Tanrı’nın huzurunda durdum. Etrafıma bakınca Peygamberimiz İsa’yı ve Yunus’u gördüm. Şeyh Mustafa Efendi de onlarla birlikte yargı meclisinde hazır bulundu. Cehenneme gönderilmeye mahkum edildim. Bu sırada peygamberlerden biri bana; “Bu kişi Şeyh Mustafa’dır. Kendisi Irak’lıdır. Ondan, Allahü teâlâdan af ve mağfiret dilemesini iste.” O da kabul etti.Sabah uyandığımda terden sırılsıklam olarak Şeyh Mustafa Efendi’nin huzuruna koştum.O bana büyük bir yakınlık gösterdi ve beni talebesi olarak kabul etti: “Musul’da Mustafa Saig adında bir imam vardı. Bir gün cemaate akşam namazını kıldırırken, ikinci rekatta sesi titremeye başladı. Namaz kılarken neden böyle olduğunu sordum. Şöyle cevap verdi: “Namaz kılarken; “Şeyh Mustafa, Peygamberimizin varisi olan alimlerden biridir.” Görkemli bir ses duydum. “Korkudan titremeye başladım.” dedi. Sonra yaptıklarına tövbe ettik ve birlikte Şeyh Mustafa’nın ziyaretine gittik.”

Şeyh Mustafa Efendi’nin sözleri kalplerde huşu ve Peygamber sevgisi uyandıracak, imanı güçlendirecekti. Talebelerine şu tavsiyelerde bulunurdu: “İyi bir Müslüman, kitaba (Kur’an-ı kerime) ve sünnete bağlı kalmalıdır; Görünen ve görünmeyen günahlardan sakınmalı; Nefsini kibir, gösteriş, kendini ve ameli beğenmek, kin ve kıskançlık gibi manevi kirliliklerden arındırmalı; Güzel ahlâklı olup, Allahü teâlânın yalvararak ve gizlice anması lâzımdır; Dünya ve ahiret işlerinde samimi olmalı; “Ne yaparsa Allahü teâlâ için yapmalı, Allahü teâlâyı ve Peygamberimiz Muhammed’i sevmeli, insanlara iyi davranmalı, ibadetlerini yalnız Allah rızası için yapmalı, Allahü teâlâyı sevmelidir. O’ndan yardım isteyin ve rahmetini ümit edin.”

KAYNAKLAR
1) En-Nem-üz-Zâhir eş-Şeyh el-İmâm-ı Mustafa Nakşibendî

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*