Ümmü Hani Kimdir Kısaca Hayatı

Yeni Haber Merkezi

Ümmü Hânî radıyallahu anhâ, Peygamberimiz Muhammed (sav)’in amcasıdır… Hz. Ali’nin (ra) kız kardeşi…
Mevlid-i Nebevî’nin Mirac bölümünde adı sürekli anılan talihli bir zat… Evi Mirac’ın nuruyla aydınlanma şerefine erişmiş bir hanım…

Mekke’de doğdu ve büyüdü. Babası Ebû Talib, annesi Fâtıma binti Esed’dir. Hz. Ali, Akil ve Ca’fer (r.anhum) öz kardeşlerdir. Asıl adı Fâhite olup, oğlu Hânî’den dolayı Ümmü Hâni ismiyle meşhur olmuştur.

Ümmü Hani cesur, cesur ve dürüst bir kadındı. Sekiz yaşından sonra amcası Ebu Talib’in evinde kaldığı için Peygamberimiz (sav) onu iyi tanıyordu. Kendi kardeşi gibi seviyordu. Efendimiz İki Dünyanın Güneşleri’ne de çok saygı duyardı. Onu müşriklere karşı gizlice korumaya çalıştı. Kendisi İslam’a gelemedi. Çünkü kocası müşrikti. Buna rağmen sevgili peygamberimizi kanatları altına aldı. Onu arkadan bile korumaya çalışırdı. Aşağıdaki olayda onun samimi çabası açıkça görülmektedir.

İki Dünyanın Güneşi Peygamber Efendimiz, Taif dönüşü Ebû Talib mahallesinde yaşayan Ümmü Hani’nin evine geldi. “Kim o?” İçeriden sorulduğunda Peygamberimiz şöyle buyurdu: “Ben amcanın oğlu Muhammed’im. Kabul edersen misafir olarak geldim.” dedi.

Ümmü Hani: “Senin gibi doğru, güvenilir, şerefli bir misafir için canımı feda ederim” dedi. “Bana önceden haber vermiş olsaydın, bir şeyler hazırlardım” dedi. İki Dünyanın Güneşi Efendimiz: “Ben hiçbir şey yemek, içmek istemiyorum. Bana bir yer göster, bu yeterli.” dedi.

Kapılarına gelen misafire ikramda bulunmak ve onu korumak Araplar için büyük bir şerefti. Konuk misafirin Mekke’de de pek çok düşmanı vardı. Bu nedenle Ümmü Hani, Resûlullah Muhammed’e bir zarar gelmemesi için o gece babasının kılıcını alıp yola çıktı. Sabaha kadar evin içinde dolaştı.

O gün Peygamberimizin kalbi çok acımıştı! Tek başına odasına çekilip secdede ağladı ve sabaha kadar Rabbine yalvardı. Halkının iman etmesi için dua etmeye başladı. Çok yorgun olduğu için mindere uzandı ve bayıldı. Biraz uykuya dalmıştı. O an yüreğim burkulup, bedenim yorulurken, Rabbimden davet geldi. Cebrail (a.s)’a; “Git, Habîbimi getir!” Emir verildi. Bana Cenneti ve Cehennemi göster. Kendisine eziyet edenlerin varacağı yeri, canını acıtanların azabını kendi gözleriyle görmesi gerektiği söylendi.

Yüce Rabbimiz, Peygamberimizi teselli etmek ve tasdik etmek için Hazret-i İlahlık makamına ve tekkesine çıkmıştır. Onu Miraç’a götürdü. Bütün saltanatını, tahtını, tahtını, minberini, kitabini, kalemini ve cemalini sonsuzluk âleminde seyrettirerek gönlüne huzur verdi. Cenab-ı Hakk’ın sonsuz gücünün kendisiyle birlikte olduğunu gösterdi. Peygamber Efendimize yeni bir güç geldi: İki Cihan Güneşleri. Tevhid mücadelesinde kararlılığı daha da keskinleşti. Mirac’tan ümmetine beş vakit namaz hediye ederek döndü ve Ümmü Hani’nin evine geldi. Amca yaşadıklarını, gördüklerini tek tek kızına anlattı.

Ümmü Hani ondan bunları dışarıda söylememesini istedi. Fakat Peygamberimiz Fahr-i Kâinat (sa) halka anlatacağını söyledi ve dışarı çıktı. Ümmü Hani, Habeşistan’dan hizmetçisini onun peşinden gönderdi. “Onun insanlara söylediklerini ve insanların ona söylediklerini dinleyin (ve bana haber verin). Onun amacı, Peygamber’in zarar görmesini önlemek ve düşmanlarına karşı önlem almaktı.

Henüz İslam’la şereflenmemişti. Ama Resûlullah’a çok büyük saygısı vardı. Onu gıyabında korumaya çalışıyordu.

Mekke’nin önde gelen müşriklerinden Hubeyra İbni Amr ile evliydi. Amr, Hânî, Yusûf ve Ca’de adında dört çocuğu vardı. Kocası Hübeyre ise azılı bir İslam düşmanıydı. Her zaman İslam’ın ışığından kaçmıştır. Müşriklerin safında savaştı. Mekke’nin fethedildiği gün çöllere düşerek Necran’a doğru gözden kayboldu.

Ümmü Hani, Mekke’nin fethedildiği gün İslam’la şereflendirildi. Kocasının kaçışını fırsat bilerek Resûlullah (s.a.v.)’in yanına geldi ve şehadet getirdi. Kalbini İslam nuruyla doldurdu. Sahabe olma şerefine erişti. Sevgi dolu kalbini İslam’ın aydınlık ufuklarına açtı. Fahr-i Kâinat (sa), Peygamberimize tam anlamıyla teslim olmuştu. Hayatının geri kalanını itaatkar, şefkatli bir İslam kadını olarak geçirdi.

Ümmü Hani (r.anha) kendini ibadete adadı. Bol bol namaz kıldı, oruç tuttu. Nafile orucu seviyordu. İki Dünya Güneşi Efendimiz, ona çok iltifatlarda bulunmuş ve fırsat buldukça onu ziyaret etmiştir. Bir gün Ümmü Hani (r.anha) nafile oruç tutmaya niyet etti. Peygamberimiz ziyarete geldi. Ayrıca bir kase bal şerbeti ikram etti. Peygamber Efendimiz (asm) içtikten sonra arta kalan kısmı ona verdi. Ümmü Hani oruçlu olduğu halde hemen kâseyi alıp içti. Peygamberimize olan sevgisini ve saygısını işte böyle gösterdi.

Peygamberimizin kendisine yaptığı iltifatlarla ilgili şunları söylüyor: “Mekke’nin fethi gününde evimi şereflendiren Hz. Peygamber (s.a.v.) bana: “Yiyecek bir şeyin var mı?” diye sordu. diye sordu. Ben: “Hayır ya Resulallah, sadece kuru ekmek ve sirke var” dedim. Söyledim. “Getir onu!” dedi ve şöyle dedi: “Ey Ümmü Hani! Sirke iyi bir katkı maddesidir. Sirke bulunan evde tağşiş olmaz!” Bana şöyle iltifat etti:

Ümmü Hani (r.anha) da Hz. Muhammed (s.a.v.)’den az sayıda hadis rivayet etmiştir. Onun rivayet ettiği hadislerden biri şöyledir:

Ümmü Hani (Fahitah Binti Ebu Talib) radıyallahu anha şöyle dedi: (Mekke’nin fethi günü) Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in yanına geldim. Peygamber (s.a.v.) banyo yapıyordu ve Fatıma onu insanların gözlerinden gizliyordu. (Selâm verdim.) Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu: “Kim o?” dedi. Ben: “Ben Ümmü Hani’yim”Cevap verdim. Müslim’in rivayetindeki bu hadisin devamında;

Ümmü Hani gelip ona selam verince Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu: “Bu kadın kim?” diye sorunca o da şöyle cevap verince: “Ben Ebu Talib’in kızı Ümmü Hani’yim” sevgili Peygamberimiz. “Hoş geldin Ümmü Hani” Dedi ve yıkamasını tamamladı, rivayet şöyle devam ediyor. (Riyazüssalihîn Tercümesi ve Şerhi, cilt.4, s.444, 465)

Ümmü Hânî (r.anhâ), Mevlid-i Nebî menkıbelerinin Mîrâc bölümünde adı sürekli anılan bahtlı bir hanımdır. Süleyman Çelebi Hazretleri, Miraç bölümünde ismini şöyle anıyor:

“Tarfütü’l-ayn içen ol Fahr-i Cihan

Ümmü Hâni aşka geldi

Ne olursa olsun zor

Haberi arkadaşlarına verdi

Ey İslam dininin kıblesi, dediler.

Mîrâcınız kutlu olsun.

Biz devletin memuruyuz, sen kralsın

Sen kalplerimizde büyüyen ruhsun

Ümmet olduğumuz durum bize yeter.

“Hizmetimizin saygınlığı yeterlidir.”

Ümmü Hani (r.anha)’nın kardeşi Hz. Ali’den (ra) 40 saat sonra. / 661 m. Yılında vefat etti. Cenab-ı Allah şefaatlerini nasip etsin. Amin. Peygambere çok büyük saygısı vardı. Onu gıyabında korumaya çalışıyordu.

Mekke’nin önde gelen müşriklerinden Hubeyra İbni Amr ile evliydi. Amr, Hânî, Yusûf ve Ca’de adında dört çocuğu vardı. Kocası Hübeyre ise azılı bir İslam düşmanıydı. Her zaman İslam’ın ışığından kaçmıştır. Müşriklerin safında savaştı. Mekke’nin fethi günü çöllere düşerek Necran’a doğru gözden kayboldu.

Ümmü Hani, Mekke’nin fethedildiği gün İslam’la şereflendirildi. Kocasının kaçışını fırsat bilerek Resûlullah (s.a.v.)’in yanına geldi ve şehadet getirdi. Kalbini İslam nuruyla doldurdu. Sahabe olma şerefine erişti. Sevgi dolu kalbini İslam’ın aydınlık ufuklarına açtı. Fahr-i Kâinat (sa) tamamen Peygamberimize teslim olmuştu. Hayatının geri kalanını itaatkar, şefkatli bir İslam kadını olarak geçirdi.

Ümmü Hani (r.anha) kendini ibadete adadı. Bol bol namaz kıldı, oruç tuttu. Nafile orucu seviyordu. İki Dünya Güneşi Efendimiz, ona çok iltifatlarda bulunmuş ve fırsat buldukça onu ziyaret etmiştir. Bir gün Ümmü Hani (r.anha) nafile oruç tutmaya niyet etti. Peygamberimiz ziyarete geldi. Ayrıca bir kase bal şerbeti ikram etti. Peygamber Efendimiz (asm) içtikten sonra arta kalan kısmı ona verdi. Ümmü Hani oruçlu olduğu halde hemen kâseyi alıp içti. Peygamberimize olan sevgisini ve saygısını işte böyle gösterdi.

Peygamberimizin kendisine yaptığı iltifatlarla ilgili şunları söylüyor: “Mekke’nin fethi gününde Hz. Muhammed evimi şereflendirdi. Peygamber (s.a.v.) bana: “Yiyecek bir şeyin var mı?” diye sordu. diye sordu. Ben: “Hayır ya Resulallah, sadece kuru ekmek ve sirke var” dedim. Söyledim. “Getir onu!” dedi ve şöyle dedi: “Ey Ümmü Hani! Sirke iyi bir katkı maddesidir. Sirke bulunan evde tağşiş olmaz!” Bana şöyle iltifat etti:

Ümmü Hani (r.anha) da Hz. Muhammed (s.a.v.)’den az sayıda hadis rivayet etmiştir. Onun rivayet ettiği hadislerden biri şöyledir:

Ümmü Hani (Fahitah Binti Ebu Talib) radıyallahu anha şöyle dedi: (Mekke’nin fethi günü) Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in yanına geldim. Peygamber (s.a.v.) banyo yapıyordu ve Fatıma onu insanların gözlerinden gizliyordu. (Selâm verdim.) Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu: “Kim o?” dedi. BEN: “Ben Ümmü Hani’yim”Cevap verdim. Müslim’in rivayetindeki bu hadisin devamında;

Ümmü Hani gelip ona selam verince Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu: “Bu kadın kim?” diye sordu ve “Ben Ebu Talib’in kızı Ümmü Hani’yim” diye cevap verince sevgili Peygamberimiz, “Hoş geldin Ümmü Hani” buyurdu. Dedi ve yıkamasını tamamladı, rivayet şöyle devam ediyor. (Riyazüssalihîn Tercümesi ve Şerhi, cilt.4, s.444, 465)

Ümmü Hânî (r.anhâ), Mevlid-i Nebî menkıbelerinin Mîrâc bölümünde adı sürekli anılan bahtlı bir hanımdır. Süleyman Çelebi Hazretleri, Miraç bölümünde ismini şöyle anıyor:

“Tarfütü’l-ayn içen ol Fahr-i Cihan

Ümmü Hâni aşka geldi

Ne olursa olsun zor

Haberi arkadaşlarına verdi

Ey İslam dininin kıblesi, dediler.

Mîrâcınız kutlu olsun.

Biz devletin memuruyuz, sen kralsın

Sen kalplerimizde büyüyen ruhsun

Ümmet olduğumuz durum bize yeter.

“Hizmetimizin saygınlığı yeterlidir.”

Ümmü Hani (r.anha)’nın kardeşi Hz. Ali’den (ra) 40 saat sonra. / 661 m. Yılında vefat etti. Cenab-ı Allah şefaatlerini nasip etsin. Amin.

Mustafa Eriş
Altınoluk Dergisi

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*