Bakara Suresi 14 Ayet Tefsiri Meali ve Arapça Yazılışı

Yeni Haber Merkezi

Medine döneminde nazil olmuştur. 286 ayetiyle Kur’an-ı Kerim’in en uzun suresidir. İsmini 67-73 ayetlerindeki sureden almıştır. “bakara (sığır)” Surede İslam hukukunun temel konularına ilişkin pek çok hüküm yer almaktadır.

Bakara Suresi 14. ayetinin yazımı

Bakara Suresi 14. Ayet Anlamı

Müminlerle karşılaştıklarında, “İnandık” derler. Fakat şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında, “Biz sizinle beraberiz, biz sadece alay ediyoruz” derler.

Bakara Suresi 14. Ayet Yorumu

“Alay etme, aldatma, tuzaklara cevap verme” gibi fiillerin Allah’a nispet edilmesinin sebebi, bunları yapanları yaptıkları işe uygun bir şekilde cezalandırması ve kazdıkları çukura düşürmesidir; nispet bu manaya yöneliktir. Münafıklar, durumlarını gizlediklerini ve müminleri aldattıklarını düşünerek işlerini yapar ve bunda başarılı olduklarını sanırken, müminleri kendi aralarında alay konusu yaparlar; çünkü Allah her şeyi bilir ve durumu Peygamber’e bildirir – tıpkı gizli kamerayla ekrana yansıyan fiiller gibi – kendilerini alay konusu yaparlar. Münafıklığın bu dünyadaki cezası bununla bitmez; kendilerini akıllı, müminleri de akılsız ve sersem zannedenler, kendilerine emanet edilen hayat, akıl ve irade sermayesiyle hidayet yerine sapıklığı aldıkları için hayat ticaretini iflasla kapatırlar. Bir insanın hayatının gidişatını belirleyen etkenler sadece kendi aklı ve iradesi veya kendi çabasıyla elde ettiği bilgiler değildir; Bunlara ve diğer etkenlere ek olarak, En Rahman veya Şeytan’dan gelen eğitim ortamı ve yönlendirici etkilerin önemli etkileri vardır. Şeytan’ın cinlerden yardımcıları olduğu gibi insanlardan da işbirlikçileri vardır. 14. ayet, “Şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında…” diyerek bu yanıltıcı etkiye işaret eder ve insanları kiminle olduklarına ve kimden etkilendiklerine dikkat etmeleri konusunda uyarır.

Kaynak: Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 1 Sayfa: 81-82

الشَيَاط۪ينُ (şeytan) kelimesi “şeytanlar” anlamına gelir. Şeytan ismi, Allah’a isyan eden ve O’nun lanetine uğrayan İblis’e özel olarak verilen bir isim olmakla birlikte, kibirli, isyankar, zararlı ve insanları ve cinleri saptıran kişiler için de kullanılır. (En’am 6/112) Burada “şeytanlar” özellikle münafıkların önderleri ve küfür elebaşları olarak kastedilmiştir. “İstihzâ” kelimesi ise, hafife almak, alay etmek, küçümsemek, hakaret etmek ve karşıdakini cahil zannetmek anlamına gelir.

Ayette, hasta karakterli münafıkların, içinde yaşadıkları toplumda çıkarlarını korumaya ve farklı inanç gruplarına eşit mesafede durmaya nasıl çalıştıkları görülmektedir. Müminlerin gözlerini, “İnandık” sözüyle bağlamak isterler. Müminlerin yanından ayrılıp arkadaşlarıyla baş başa kaldıklarında, “Biz sizin dostlarınızız ve sizinle beraberiz. Sizden asla ayrılmayız” derler. “Neden kelime-i şehadet getiriyorsunuz, müminlerle beraber oluyorsunuz, onların cemaatlerine katılıyor, onlarla hacca gidiyor ve cihat ediyorsunuz?” gibi sorulara karşılık, “Biz bunları sadece onlarla alay etmek için yapıyoruz. Gerçek anlamda inanmak gönlümüze bile girmiyor. Onlara, hem dışımızın hem de içimizin dinlerine uygun olduğunu göstermeye çalışıyoruz. Amacımız Müslümanların ganimetlerine ortak olmak, kızlarını evlendirmek, sırlarını öğrenmek, mallarımızı, çocuklarımızı ve ailemizi onların eline düşmekten kurtarmaktır” derler. Ayet şöyledir: “Onlar, müminlerle kâfirler arasında bocalayanlardır. “Onlar ne müminlere, ne de kâfirlere tam olarak bağlanamazlar” (Nisa 4/143) âyeti, onların perişan ve parçalanmış hâllerini anlatır.

Münafıklar, zahiri inançlarını dile getirerek Müslümanlarla alay ettiklerini söylediklerinde, onların sözleri şu şekilde reddedilir:

Kaynak: Ömer Çelik Yorumu

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*