Bakara Suresi 16 Ayet Tefsiri Meali ve Arapça Yazılışı

Yeni Haber Merkezi

Medine döneminde nazil olmuştur. 286 ayetiyle Kur’an-ı Kerim’in en uzun suresidir. İsmini 67-73 ayetlerindeki sureden almıştır. “bakara (sığır)” Surede İslam hukukunun temel konularına ilişkin pek çok hüküm yer almaktadır.

Bakara Suresi 16. ayetinin yazımı

Bakara Suresi 16. Ayet Anlamı

İşte onlar, hakkı sapıklığa karşılık satın alan, ticaretleri kâr getirmeyen ve doğru yolu bulamayan kimselerdir.

Bakara Suresi 16. Ayet Yorumu

“Alay etme, aldatma, tuzaklara cevap verme” gibi fiillerin Allah’a nispet edilmesinin sebebi, bunları yapanları yaptıkları işe uygun bir şekilde cezalandırması ve kazdıkları çukura düşürmesidir; nispet bu manaya yöneliktir. Münafıklar, durumlarını gizlediklerini ve müminleri aldattıklarını düşünerek işlerini yapar ve bunda başarılı olduklarını sanırken, müminleri kendi aralarında alay konusu yaparlar; çünkü Allah her şeyi bilir ve durumu Peygamber’e bildirir – tıpkı gizli kamerayla ekrana yansıyan fiiller gibi – kendilerini alay konusu yaparlar. Münafıklığın bu dünyadaki cezası bununla bitmez; kendilerini akıllı, müminleri de akılsız ve sersem zannedenler, kendilerine emanet edilen hayat, akıl ve irade sermayesiyle hidayet yerine sapıklığı aldıkları için hayat ticaretini iflasla kapatırlar. Bir insanın hayatının gidişatını belirleyen etkenler sadece kendi aklı ve iradesi veya kendi çabasıyla elde ettiği bilgiler değildir; Bunlara ve diğer etkenlere ek olarak, En Rahman veya Şeytan’dan gelen eğitim ortamı ve yönlendirici etkilerin önemli etkileri vardır. Şeytan’ın cinlerden yardımcıları olduğu gibi insanlardan da işbirlikçileri vardır. 14. ayet, “Şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında…” diyerek bu yanıltıcı etkiye işaret eder ve insanları kiminle olduklarına ve kimden etkilendiklerine dikkat etmeleri konusunda uyarır.

Kaynak: Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 1 Sayfa: 81-82

Münafıklar bu alışverişten kazanç sağlamamış, aksine tam bir zarara uğramışlardır. Çünkü karlı bir ticaretin hangi şartlarda yapılabileceğini bilmiyorlardı. Ticaretin amacı kazanç sağlamak olduğu kadar sermayeyi de korumaktır. Onların sermayesi sağlam bir tabiat ve temiz bir akıldır. Bu onlara yaratılışta ilahi bir hediye olarak verilmiştir. Eğer bu sermayeyi kullansalardı ve kendilerine ilahi bir hediye olarak verilen Kur’an ve Peygamber’in hidayetini kabul etselerdi büyük bir kazanç elde edeceklerdi. Ancak batıl inançlara saplandıklarında sağlam tabiatları, yani hidayeti kabul etme kabiliyetleri zarar görmüş ve böylece akılları da bozulmuş ve tamamen sefahat yoluna girmişlerdir. Sonuç olarak kendilerine cenneti ve ebedî nimetleri getirecek olan hidayetten vazgeçerek bu dünyada zilleti, ahirette ise ebedî azap yurdu olan Cehennemi satın almışlardır.

Bu âyette ince bir işaret ve ince bir mânâ vardır: Şehvetî lezzetleri, ilâhî hakikatlere tercih edenler, alışverişlerinde para kaybetmişlerdir. Ahireti terk edip dünyaya razı olanlar, apaçık bir hüsran içindedirler. Dünyayı ve ahireti Cenâb-ı Hakk’a tercih edenler ise, daha büyük bir hüsran içindedirler. Nimeti kaybedenler aldanmışlarsa; nimetlerin hakiki sahibi olan Allah’a dua etmekten uzak olanlar ve gönül âleminde O’na yönelmekten ve tecellilerini seyretmekten mahrum olanlar, şüphesiz en çok aldananlar olacaklardır. (Kuşeyrî, Letâifü’l-işârât, I, 26)

Buraya kadar, münafıkların bazı ayırt edici özellikleri açıklanmıştır. Aşağıdaki ayetlerde, muhatapların zihninde iyice yerleşebilmesi için, onların ruhsal durumları örneklerle açıklanmıştır:

Kaynak: Ömer Çelik Yorumu

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*