Medine döneminde nazil olmuştur. 286 ayetiyle Kur’an-ı Kerim’in en uzun suresidir. İsmini 67-73 ayetlerindeki sureden almıştır. “bakara (sığır)” Surede İslam hukukunun temel konularına ilişkin pek çok hüküm yer almaktadır.
Bakara Suresi 8. ayetinin yazımı
Bakara Suresi 8. Ayet Anlamı
İnanmadıkları halde, “Allah’a ve ahiret gününe inandık” diyenler vardır.
Bakara Suresi 8. Ayetinin Tefsiri
Hak dine inananlar ve onu açıkça inkâr edenlerden sonra, inanç ve davranış bakımından üçüncü grup münafıklardır. Münafık, “Allah’a, Peygamber’e ve O’nun indirdiği diğer din esaslarına gönülden inanmadığı halde inandığını iddia eden ve Müslüman görünmesine izin veren kişidir.” Bu grubun en belirgin özelliği münafıklıklarıdır; inanmadıkları halde inkâr ederler ve akıllarıyla müminleri aldatırlar. Açık inkârcılar ve İslam’ın bilinen düşmanları arasında gizli olanlar daha tehlikelidir ve doğru yolu bulma ihtimalleri daha zayıftır, bu yüzden kâfirlerin en aşağısıdırlar. Münafıkların ebedî âlemdeki cezaları da diğer inkârcılara göre daha şiddetli olacaktır (Nisa 4/145).
Her cemaat, cemaat ve topluluk içinde inancını belli etmeyen, inanmış gibi görünerek durumu idare eden ve amaçlarına ulaşmayı amaçlayan kişiler vardır. Münafıklık adı verilen bu davranışın sebebi ya kişinin ve topluluğun zayıf olması ya da bunu bir taktik ve yöntem olarak tercih etmeleridir. Hz. Peygamber ve Müslümanlar Mekke döneminde müşriklere karşı savaştılar. Medine’ye hicret ettiklerinde müşriklere iki grup daha kâfir katıldı: Yahudiler ve münafıklar. Müslümanlar Medine’ye gelmeden önce oradaki insanlara üstünlük sağlamış ve onları sömürmüş olan Yahudiler, Hz. Peygamber ve ashabının oraya gelmesiyle üstünlüklerini kaybetmiş ve giderek azınlık durumuna düşmüşlerdir. Bu durumu kendilerine veya çıkarlarına uygun bulmayan bazı Yahudiler, sözlü olarak Müslüman olduklarını ilan etmiş, İslam toplumuna girmiş ve topluma zarar vermek ve onu içeriden çökertmek için ellerinden geleni yapmışlardır. Resûlullah Medine’ye teşrif ettiğinde Medine idarecisi olmaya hazırlanan Abdullah b. Übey de benzer bir beklenti içindeydi, ancak bu beklentisi gerçekleşmeyince Hz. Peygamber’e ve Müslümanlara karşı kin besledi, ancak kâfir olarak kaldığı takdirde onlara fazla zarar veremeyeceğini anlamış ve Bedir Savaşı’ndan sonra Müslümanlığını ilan etmişti. Vefatına kadar (Hicri 9. yıl) münafıklık hareketine öncülük eden Abdullah b. Übey, Müslümanlara karşı çeşitli entrikalar çevirmişti (ayrıca bk. Münafıkûn 63/1-8). Allah Teâlâ, Peygamber’e münafıklar hakkında bilgi verdiği halde, görünüşte Müslüman oldukları ve etraflarındaki insanlar da onları Müslüman zannettikleri için Hz. Peygamber, “Muhammed de ashabını öldürüyor” (Buhârî, “Tefsir”, 63/5, 7) gibi propagandaların yayılmasını önlemek için münafıkları teşhir etmemiş ve suçları kesin olarak ispat edilmedikçe onları cezalandırmamıştır.
İmanî ikiyüzlülüğün yanı sıra ahlâkî ikiyüzlülük de vardır ve Hz. Muhammed müminlerden bundan da kaçınmalarını istemiştir. “Münafığın alâmeti üçtür: Haber ve haber verirken yalan söyler, verdiği sözü tutmaz, kendisine bir şey emanet edildiğinde hıyanet eder.” (Buhari, “Şehadet”, 28; Müslim, “İman”, 25) hadisi bu konuda önemli bir uyarıdır.
Kaynak: Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 1 Sayfa: 79-80
Bir yanıt bırakın