Break ile ilgili deyimler nelerdir? İçinde break kelimesi geçen ve anlamlarında break kelimesi geçen deyimler nelerdir? Açıklamaları ve anlamlarıyla deyimleri derledik.
Ağzını ve burnunu parçalamak (kırmak, parçalamak)
aşırı dövmek suretiyle sıkıntıya sebep olmak.
Sırtını kır
kırmak, sarsmak.
Sırtını kır
birini bir şey yapmaktan alıkoymak.
(birini) caydırmak
yıldırmak, korkutmak: ‘Zekânız size yardımcı olmayacak, tam tersine sizi yıldıracaktır.’ -r. H. Karay.
(birinin) duygularını incitmek
üzmek, gücendirmek.
(birinin) kemiklerini kırmak
Birini çok kötü dövmek, aşırı dövmek: ‘Kim ona kötü bakarsa kemiklerini kırarım, annesini ağlatırım.’ -h. E. Adıvar.
Boynunu kır
İnsanlar. ayrılmak için: ‘Bir ay daha dayanamazlarsa boyunlarını kıracakları söylendi.’ -Ö. Seyfettin.
Boyun kırmak
Saygın bir kimsenin önünde dururken başını eğmek: ‘Hürrem Hakkı, Ferhunde’nin önünde boynunu kırdı.’ -m. Yesari.
Burnunu kır
Birinin kibrini veya direncini zor durumda bırakarak onu yıkmak.
Burun köprüsünü kırmak
Çok kötü bir koku yayarak birini huzursuz etmek: ‘Gübre kokusu burnumun köprüsünü yırtıp ciğerlerime kadar işledi.’ -b. R. Eyuboğlu.
Ceviz kırma
yanlış davranmak veya hareket etmek, hata yapmak: ‘Kırdığı cevizler artık sınırlarını aşmış.’ -o. C. Kaygılı.
Tırnak kırılması
Ayakkabının iç kısmından dışarı taşan tırnak uçlarının bir alet yardımıyla kesilmesi, törpü ile törpülenmesi ve tabana gömülmesi.
Direksiyon kırılması
Aracı istenilen yöne yönlendirmek için direksiyonu istenilen yöne çevirmek.
Direksiyon
yön değiştirmek: ‘kaçmayı düşünüyor olmalıydı. Yolun kenarındaki birkaç ağaca doğru yöneldi.’ -r. N. Güntekin.
Dümeni kırmak
uzaklaşmak, kaçmak, uzaklaşmak argo.
Fertik çekmek (fertik kırmak)
kaçmak: ‘Tren hareket etmek üzereyken zile basıp ‘fertik!’ diye bağırırlardı, ‘fertik’i kırmak’ deyimi buradan gelir.’ -s. M. Alus.
Fındık kırma
flörtöz davranışlarda bulunmak.
Fiyat indirimi
fiyatı düşürmek, fiyatı düşürmek.
Boynunu kır
1) Baş ve boynunu cilve yaparak bir o yana bir bu yana oynatmak suretiyle kırıştırmak: ‘Avrupa tiyatrosunda boynun cilveli kırıştırılmasının, meşhur şarkıların ortalığı kasıp kavurduğu zamanlar!’ -A. İlhan. 2) Baş ve boynu geriye doğru oynatarak kibirli bir tavır takınmak.
Bir kalbi kırmak (yok etmek)
Birini çok üzecek bir biçimde davranmak, gücendirmek: ‘Osman Efendi iyi bir adamdı, kimsenin kalbini kırmazdı.’ -i. H. Baltacıoğlu.
Bir kalbi kırmak (hatırlamak)
İnsanlara gösterilmesi gereken saygı kurallarına uymamak.
Vazgeçirmek
1) İstek ve düşüncelerini engellemek; 2) Zevkini kaybetmek, şevkini kaybetmek, cesaretini kaybetmek.
İpi koparmak
hlk. kurtulmak.
Kabuğu çatlatmak (kırmak)
olumsuz veya kötü bir durumdan kurtulmak, rahatlamak.
Kafasını kır
iyice dövmek, şaplaklamak.
Bir kalemi kırmak
Hukuk. Ölüm cezası verildiğinde, bir daha ölüm cezasını imzalamamak için yargıcın kalemini kırmak.
Zinciri kır
1) Çocuğun yürümeye başlaması; 2) Bağlı olduğu yerle bağlarının kopması.
Ruhu kırmak için
Morali bozmak.
Hata
Bir kimseye uygunsuz ve incitici bir şey söylemek, gaf yapmak: ‘Gri redingotlu beyefendi, yaptığı gafın hemen farkına varıp fikrini değiştirmiş olmalı.’ -y. K. Karaosmanoğlu.
Rekor kırmak
1) Eski rekoru geçmek ve yeni, daha üstün bir sonuca ulaşmak; 2) Daha iyi bir reyting elde etmek: ‘En az elli bin kopya satacak ve rekoru kıracak.’ -a. Gündüz.
Bir yanıt bırakın