Peygamberimizin Nasip İle İlgili Hadisleri

Yeni Haber Merkezi

Peygamber Efendimizin (s.a.v.) Nasib ile ilgili hadisleri…

Ukbe İbnu Âmir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

“Yakında birçok yerin fethi sana nasip olacak. Allah sana yeter. Hiçbiriniz oklarıyla atış yapmaktan yorulmasın.”

Müslim, İmara, 168. Ayrıca bkz. Ahmed İbn Hanbel, Müsned, IV, 157.

Muaz İbnu Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

“Bir kimse yemek yedikten sonra: Bana bu yemeği yediren ve sonucu etkileyecek hiçbir güç ve kudrete sahip olmadığım halde bunu bana bahşeden Allah’a hamdolsun, derse, geçmiş günahları bağışlanır.”

Ebu Davud, Libas 1; Tirmizi, Daavat 56. Ayrıca bkz. İbn Mâce, Et’ime 16.

İbn Mes’ud (radıyallahu anh) şöyle dedi:

Allah Resulü’nün (s.a.v.) dualarından biri de şuydu:

“Allah’ım! Senden, rahmetimi ve mağfiretini kazandıracak ameller yapmayı, bütün günahlardan uzak durmayı, bütün salih amelleri yapmayı, cennete kavuşmayı ve cehennemden kurtulmayı diliyorum.”

Hakim, el-Müstedrek, I, 525.

Ömer İbnu’l-Hattab (radıyallahu anh) şöyle dedi:

Allah Resulü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Sadece ondan pay alamayanlar ipek giyerler” Onun emir verdiğini duydum.

Buhari’nin rivayetinde şöyle denilmektedir: “Ahirette nasibi olmayan” Şeklindedir.

Buhari, Edeb 66; Müslim, Libas 7, 10. Ayrıca bkz. İbn Mâce, Libas 16.

Ebû Said el-Hudrî (radıyallâhu anh) şöyle dedi:

Resûlullah (s.a.v.) yeni bir elbise giydiği zaman, üzerinde bulunan sarık, gömlek, aba gibi şeyin ismini zikreder ve şöyle dua ederdi:

“Allah’ım! Hamd Allah’a mahsustur ki, O, iyiliği ve kendisi için doğru olanı, kendisi için doğru olanı, kendisi için doğru olanı ve kendisi için yanlış olanı, günahları ve kötülükleri ile birlikte yarattı.

“Allah’ım! Sana hamdolsun. Onu bana giydirdin. Onu güzel kılmanı ve onu amacına uygun kullanmanın güzelliğini bana vermeni istiyorum. Onun şerrinden ve onu yaratılışından başka bir amaç için kullanmanın şerrinden Sana sığınırım.”

Ebu Davud, Libas 1; Tirmizi, Libas 28

Ebû Hüreyre (radıyallahu anh)’den rivayete göre Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle dua ederdi:

“Allahümme aslih li dinillezî huwa ismetu emri, ve aslih li worldly lettih faha maashi, ve aslih li ahirlet lettih faha maadi, vec’ali’l-hayâte âlem-i hayra fazladan, vec’ali’l-ölüm âlem-i şerre fazladan: Allah’ım! Bütün işlerimin başı olan dinim hususunda beni hataya düşmekten koru! Yaşadığım bu dünyadaki işlerimin iyi gitmesini sağla! Döneceğim ahireti kazanmama yardım et! Hayatım boyunca daha fazla iyilik yapmamı sağla! Her türlü kötülükten beni kurtaracak bir ölüm nasip et!”

Müslüman, Zikir 71

Ebu’d-Derda (radıyallahu anh) şöyle dedi:

Allah Resulü’nün (s.a.v.) şöyle buyurduğunu duydum:

“Bir kimse ilim öğrenmek için yola çıkarsa, Allah ona cennet yolunu kolaylaştırır. Melekler, ilim öğrenen kimsenin yaptıklarından hoşnut oldukları için onun üzerine kanatlarını gererler. Göklerdeki ve yerdeki bütün varlıklar, hatta sudaki balıklar bile, ilim sahibi kişi için Allah’tan mağfiret dilerler. İlim sahibinin ibadet eden kişiye üstünlüğü, ayın diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir. Şüphesiz ki ilim sahipleri peygamberlerin mirasçılarıdır. Peygamberler miras olarak altın ve gümüş bırakmazlar; sadece ilim bırakırlar. Bu mirası kim elde ederse, büyük bir pay ve servet elde etmiş olur.”

Ebu Davud, İlim 1; Tirmizî, İlim 19. Ayrıca bkz. Buhârî, İlim 10; İbn Mâce, Giriş 17.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*