Peygamberimizin Tembel İle İlgili Hadisleri

Yeni Haber Merkezi

Ebu Hureyre (Allah ondan razı olsun)’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:

“Sizden biriniz uyuduğu zaman şeytan onun ensesine üç düğüm atar. Her düğümü attığı yere, “Geceniz uzun olsun, yatın, uyuyun!” Eliyle vuruyor. O kişi uyanır ve Allah’ı anarsa düğümlerden biri çözülür. Abdest alırsa bir düğüm daha çözülür. Dua ederse şeytanın bağladığı tüm düğümler çözülür, neşeli ve huzurlu bir sabah geçirir. “Allah’ı anmazsa, abdest almazsa, namaz kılmazsa uyuşuk ve tembel bir halde uyanır.”

Buhari, Teheccud 12, Bed’ü’l-halk 11; Müslim, Müsâfirîn 207. Ayrıca bkz. Ebû Dâvûd, Tatavvu 18; İbn Mâce, İkamet 174

Enes (Allah Ondan razı olsun)’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem), (bir sefer sırasında) kendisine yoldaş edindiği Muaz’a üç defa şöyle buyurmuştur:

– “Ah Muaz!” diye seslendi ve her seferinde şunları söyledi:

– Buyrun ey Allah’ın Resulü! “Hizmetinizdeyim” diye yanıtladı. Bunun üzerine Hz. Peygamber:

– “Kim Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın kulu ve peygamberi olduğuna kalbiyle şehadet ederse, Allah onu cehennemden men eder.” Muaz:

– Müslümanlara bu müjdeyi sevinsinler diye mi haber vereyim, yâ Resûlallah? İzin istedi; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

– “Sonra buna güvenip (iyi işler yapmakta) tembellik ederler.”

Bu tür bilgileri saklama günahına girmemek için Muaz (İbn Cebel), vefatına yakın bir zamanda vefat ettiğini ona haber verdi.

Buhari, İlim 49; Müslüman, İman 53

Enes (Allah ondan razı olsun)’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle dua ederdi:

“Allahumme innî eûzü bike mine’l-aczi ve’l-keseli ve’l-cübni ve’l-heremi ve’l-bühl, ve eûzü bike min azâbi’l-kabr, ve eûzü bike min fitneti’l-mahyâ ve’l-memât: Allah’ım! Çaresizlikten, tembellikten, korkaklıktan, yaşlanıp harap olmaktan, cimrilikten sana sığınırım. Kabir azabından sana sığınırım. Hayat ve ölümün fitnesinden sana sığınırım.”

Müslim, Zikir 50. Ayrıca bkz. Ebû Dâvûd, Vitr 32; Nesâî, İstiâze 7

Bir başka rivayete göre ise şöyle buyurmuştur: “…ve dalai’d-deyni ve galebeti’r-rikal: Borç altında ezilmekten ve zalimlerin iktidara gelmesinden.”

Nesâî, İstiâze 8. Ayrıca bkz. Buhari, Daavat 36

Zeyd ibni Arkam’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle dua ederdi:

“Allahumme innî eûzü bike mine’l-aczi ve’l-keseli ve’l-buhli ve’l-heremi ve azâbi’l-kabr. Allahumme ati nefsine takva, ve zekkihâ ente iyi adamlara zekkâhâ, ente veliyyüha ve mavlâhâ. Allahumme innî eûzü bike ilmin bin lâ yenfa’ ve bin kalbin lâ yahşe’ ve bin nefsin lâ teşba’ ve bin da’vetin lâ yüstecâbü lehâ: Allah’ım! Çaresizlikten, tembellikten, cimrilikten, yaşlanıp harap olmaktan, kabir azabından sana sığınırım. Tanrım! Nefsime takva ver ve onu her türlü günahlardan temizle; Onu en iyi temizleyecek olan sizsiniz. Ona yardım edebilecek ve eğitebilecek tek kişi sizsiniz. Tanrım! Faydasız ilimden, korkmayan kalpten, doymayan nefisten ve kabul edilmeyen duadan sana sığınırım.”

Müslim, Zikir 73.

Muaz İbni Cebel (radiyallahu anh) şöyle dedi:

Eşeğin üzerinde Resûlullah (s.a.v.)’in arkasındaydım. Hz. Peygamber:

– “Ya Muaz! Allah’ın kullar üzerinde hangi hakları olduğunu, kulların da Allah üzerinde hangi hakları olduğunu biliyor musun? dedi. BEN:

-Allah ve Resulü daha iyi bilir, dedim. Bunun üzerine Allah Resulü (sav) şöyle buyurdu:

– “Allah’ın kulları üzerindeki hakkı, onların yalnızca Allah’a kulluk etmeleri ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmamalarıdır. Şöyle buyurdu: “Kulların Allah üzerindeki hakkı, kendisine hiçbir şeyi ortak koşmayanları cezalandırmak değildir.” Ben hemen:

– Ya Resulallah! İnsanlara bu müjdeyi vermeli miyim? Söyledim.

– “Sakın müjde vermeyin, buna güvenip tembelleşirler” dedi.

Buhari, Cihad 46; Müslim Îmân 48, 49. Ayrıca bkz. Buhârî, Libâs 101, İsti’zân 30, Tevhîd 1; Tirmizi, İman 18; İbn Mâce, Zühd 35

İbn Mes’ud (Allah ondan razı olsun) şöyle dedi:

Allah Resulü (sav) akşamları şöyle dua ederdi:

“Emseynâ ve emse’l-mülkü lillâh, vel-hamdü lillâh, lâ ilahe illallahu vahdehû lâ şerîke leh, lehu’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şey kadirdir, rabbi es’elüke iyilik ma fî Hâzihi’ l-leyleti ve hayra mâ ba’dehâ ve eûzü bike min şerri mâ fi hâzihi’l-leyleti ve şerri mâ ba’dehâ, rabbi eûzü bike mine’l-keseli ve sûi’l-kiber, eûzü bike min azâbi’ n- nâr ve azâbi’l-kabr: Akşama girdik. Bütün mülk Allah’ındır. Bütün övgüler O’na mahsustur. Allah’tan başka ilah yoktur; Yalnızca Tanrı vardır. O yalnızdır, ortağı yoktur. Egemenlik O’nundur, hamd O’nundur. Onun gücü her şeye yeter. Tanrım! Bu gecenin ve bundan sonraki gecelerin hayırlı olmasını diliyorum. Bu gecenin ve gelecek gecenin şerrinden sana sığınırım. Tanrım! Tembellikten ve kimsesiz ihtiyarlıktan sana sığınırım. Cehennem azabından ve kabir azabından sana sığınırım.”

Sabahleyin “asbahnâ ve asbaha’l-mülkü lillâh: Sabaha girdik. Aynı duayı “Bütün mülk Allah’ındır” diyerek okurdu.

Müslim, Zikir 74-76. Ayrıca bkz. Ebû Dâvûd, Edeb 101; Tirmizi, Daavat 13

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*