Mekke’nin yirmi kilometre doğusunda bulunan bir dağ. Aynı adı taşıyan ovada yaklaşık yetmiş metre yüksekliğinde bir tepe gibi görünüyor. Tepe koyu yeşil taş yığınlarıyla kaplı. Arafat’a “Cebel-ur-Rahma” (Rahmet Dağı) da denir.
Haccın rükünlerinden biri olan Vakfe’nin yapıldığı yer olması bakımından büyük öneme sahiptir.
Salih seleflerin Arafat’ta yaptıkları dualardan bazıları şunlardır:
“Ey Allahım! Senin huzurunda kim kendini övebilir? Ey Allahım! Dilim günahlarla bağlı, Sana kulluk edecek faydalı bir amel, ümitten başka şefaatçim yok! Ey Allahım! Biliyorum ki, hatalarım sebebiyle Senin huzurunda ne bir makamım, ne de senden özür dileyecek bir yüzüm var! Fakat Sen cömertlerin en cömertisin! Ey Allahım! Eğer ben Senin rahmetine layık değilsem, Senin rahmetin bana yetişir! Çünkü Senin rahmetin her şeyi kuşatacak kadar geniştir! Ey Allahım! Hatalarım ne kadar büyük olursa olsun, Senin affının yanında pek küçük kalırlar! Onları benim için affet, ey cömertlerin Rabbi!
Rabbim! Eğer sadece itaatkar kullarını bağışlayacaksan, günahkârlar kime sığınsın? Rabbim! Eğer sadece takvalı kullarına merhamet ve şefkat göstereceksen, suçlular kimden yardım istesin?
Her zaman Sana ihtiyacım var! Sen bana ihtiyaç duymuyorsun! Sen beni sadece Yaratıcım olarak affedersin! Beni durduğum bu yerden, tüm ihtiyaçlarımı yerine getirmiş, isteklerimi kabul etmiş ve arzularımı yerine getirmiş olarak geri getir!
Ey isteyenlerin ihtiyaçlarını karşılayan ve onlara malik olan Allah’ım! Ey susanların ne düşündüğünü bilen Allah’ım! Ey kendisinden başka yardıma layık hiçbir Rab olmayan Allah’ım! Ey kendisinden korkulacak hiçbir yaratıcı olmayan Allah’ım! Ey yaklaşacak bir veziri, rüşvet alınacak bir kapıcısı olmayan Allah’ım! Ey istekler arttıkça cömertliği ve cömertliği artan, ihtiyaçlar arttıkça lütfu ve ihsanı artan Allah’ım! Ey Allah! Sen her misafiri ağırlarsın! Biz Senin misafiriniz! Bizi cennetine kabul et!
Ey Allah! Her kervana bir hediye verilir, her isteyene bir hediye verilir, her ziyaretçiye bir ikramda bulunulur! Bir mükâfat bekleyen herkese bir mükâfat verilir! Senin mukaddes evine toplandık! Bu büyük türbede durduk! Bu mübarek yerlerde hazır bulunduk! Umudumuz Yüce Allah’tan mükâfat ve sevap kazanmaktır! Ey Allah, ümidimizi boşa çıkarma!” (Gazâlî, İhyâ, I, 337-338; Beyhakî, Şuabü’l-İman, II, 25-26)
Peygamber (s.a.v.) Arafat’ta iken Necid halkından bazı kimseler yanına gelerek: “-Ey Allah’ın Resulü! Hac nasıldır? Onu ne tamamlar?” Sordular. Allah Resulü -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:
“-Hac Arafat’tır. Müzdelife gecesi sabah namazından önce Arafat’a varan hacca hazır olur. Mina günleri üçtür. Acele edip iki gün orada kalana günah yoktur. Geciktirenlere günah yoktur.” dedi. (İbn Mâce, Menâsik, 57)
Bir yanıt bırakın