Telkin : Birine bir şey söyleyip açıklamak anlamında bir mastardır. Daha çok bir kimseyi bir şey söyleyip kabul ettirmek anlamında kullanılır. Buna Türkçede dilini ağzına götürmek denir. 1172 Hadis usûlünde telkin, bir muhaddisi, bir hadis âlimini etkileyerek, hadisi kendisinin rivayet ettiğine inandırmak ve kendisinin rivayet edip etmediğini bilmeden rivayet ettirmek anlamına gelir. 1173 Telkine tabi tutulanlar çoğunlukla görme duyusundan mahrum olan (darir) ve ihtilat veya yaşlılık sebebiyle hafızasını kaybeden kimselerdir.
Böyle bir kimseye başka bir şey isnat etmek, hadisin meşhurluğunu artırmak vb. sebeplerle “Bu senin filan rivayetindir.” denilerek telkin yapılır. Eğer o râvi hadisini kendine ait bir aslına dayandırmıyorsa ve ne rivayet ettiğini de bilmiyorsa, o zaman telkin edilen hadisi kendi rivayeti gibi rivayet eder. Bu şekilde telkine maruz kalmış olur. Telkine maruz kalanlar arasında Musa b. Dinar meşhurdur.
Abdurrezak b. Hemmam’ın da telkine maruz kaldığı söylenir. Halkın acizliğinden faydalanmanın yanı sıra, bazen siyasi amaçlar için uydurma hadisler bile öne sürülmüştür. Şu örnek bunu göstermektedir: “İbn Zakruye anlatıyor: “Bir gün Ebû Bekir İbnu’l-Ca’bî’nin yanında idim. Derken bir grup Şia yanına geldi. Kendisine selâm verip oturdular. İçlerinden biri yastığının altına içinde para bulunan keseyi koyduktan sonra, “Kadı Efendi, sen Bağdat’ın bütün hadis âlimlerini rivayet zincirinde toplamış birisin. Bu şehre gelenleri de tanıyorsun.
Emirü’l-Müminin Ali b. Ebî Talib’in de Bağdat’a geldiğini biliyorsun. Bu olayı kitabında zikretmeni rica ediyoruz.” Bunun üzerine İbnü’l-Ca’bi, “Peki” dedi ve hizmetçisine kitabını getirmesini söyledi. Kitabı gelince bir yerine, “Emirü’l-Müminin Ali b. Ebî Talib’in de Bağdat’a geldiği söyleniyor” diye yazdı. Bundan sonra Şia’lar kalkıp gittiler. “Kadı, kitabında yazdığın bu haberi sana kim nakletti?” dedim. “Gördüğün şu adamlar” dedi.1174 Rivayetlerinde tesadüf gösterenlerin ve öneriyi kabul edenlerin rivayetleri de makbul sayıldı.
Bir yanıt bırakın