Ümmü İshak Ganeviyye Kimdir Kısaca Hayatı

Yeni Haber Merkezi

Ümmü İshak Ganeviyye radıyallahu anha, İslam’ın ilk yıllarında, müşrik kocasına rağmen, Peygamberimiz Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e teslim olup biat eden bir hanım sahabe idi…

İslam’ın zor günlerini, Mekke’de işkence ve baskı altında ashabının inlemelerini gören ve o sıkıntıları bizzat yaşayan acı dolu bir kadın…

Kardeşiyle birlikte Mekke’den Medine’ye göç eden, ancak sonunda göçünü tek başına tamamlamak zorunda kalan bir kahraman…

Resulullah (s.a.v.) efendimizin huzurunda oruçluyken unutarak yemek yiyen, hatırladığında ne yapması gerektiğini Efendimden öğrenen ve getirilmesine vesile olan bir iman adamı. Ümmete rahmet, bize çıkış yolu olan bu tedbir…

Müslüman olduktan sonra, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in sohbetlerinden çekinmeyen bir aşık, onun tavsiyelerinden nasibini alan bahtiyar bir insandı.

Kalbi Peygamberimize karşı sevgi ve özlemle doluydu. Sevgili Peygamberimiz Medine’ye hicret ettikten sonra artık Mekke’de kalamazdı. Kısa sürede hazırlanıp yola çıktı. Göç hikayesi şöyle gerçekleşti:

“Ümmü İshak radıyallahu anha, İki Dünyanın Güneşleri efendimiz ile tanışmak için fırsat kolluyorlardı. Kendini onun yanına atmanın bir yolunu bulmak istiyordu. Bulunduğu kasabaya ulaşmanın hasretiyle yanıyordu.

Bir an önce müşrik lordundan kurtulmak istiyordu. Bir şekilde kaçmanın bir yolunu bulmak istiyordu. Bu dileğinin gerçekleşmesi için Cenâb-ı Hakk’a dua ediyor ve Medine’ye gideceği zamanı bekliyordu. Bunun için resmen gün sayıyordu. Bu nedenle her an göçe hazır bir halde yaşadı.

Bir gün bu fırsatı yakaladığını düşündü. Kardeşini de yanına alarak hicret için gizlice Mekke’den ayrıldı. Bir süre gittikten sonra kardeşi, yol erzakını evde unuttuğunu hatırladı. Geri dönüp erzak almayı düşündü. Ümmü İshak (r.anha) bunu kabul etmedi. Ama kararını kendi içinde verdi. Kardeşine şöyle dedi:

“-Ümmü İshak! Sen buraya otur. Beni bekle. “Mekke’ye dönüp unuttuğum erzağı alacağım.” dedi.

Bu sözlerden endişelenen ve üzülen Ümmü İshak, kardeşine izin vermek istemedi. Çünkü kocasının onu yakalayıp öldürmesinden korkuyordu. Ona şefkatle baktı ve şöyle dedi:

“-Günahkarın (yani kocasının) seni öldürmesinden korkuyorum.” dedi.

Kardeşi bu sözlere aldırış etmedi. Onu bırakıp Mekke’ye gitti. Aradan üç gün geçmesine rağmen Ümmü İshak ondan ne bir ses ne de bir haber alabilmiş, ne yapacağını bilemeyen bir merak içindeydi ve gözleri sersem bir halde yolda kalmıştı. Beklemekten başka seçeneği yoktu. Eğer geri dönerse o da aynı akıbete uğrayabilir. Bu ruh hali içinde kendini çok bunalmış haldeyken, Mekke’den bir seyyah uğradı. Onu tanıdı ve burada ne yaptığını sordu.

“-Ümmü İshak! “Seni burada oturmaya iten ne?” dedi.

Verim:

“-Kardeşim İshak’ı bekliyorum” diye yanıtladı.

Yolcu, üzüntüyle Ümmü İshak’a bu acı haberi vermek zorunda kaldı ve şöyle dedi:

“-Artık senin için İshak yok. Kocanız Fasıq, Mekke’den ayrılırken onu yakaladı ve öldürdü.” dedi.

Bu habere çok üzülen Ümmü İshak (r.anha), sabır ve metanetle hareket ederek, tek başına da olsa ümitsizliğe kapılmadan yoluna devam etmeye karar verdi. Yolculuğunu şöyle anlatıyor:

-“İnna lillah deyip ağlayarak kalktım ve Medine’ye gittim. Peygamberimiz Muhammed (sav)’i sordum. Hanımı Hafsa bint Ömer radıyallahu anha’nın odasında olduğunu öğrendim. İzin isteyip içeri girdim. Fahr-i Evren (sa) abdest alıyordu. Hemen yanına geldi ve şöyle dedi:

“-Ey Allah’ın Resulü! Anam babam sana feda olsun. “Kardeşim Isaac öldürüldü” dedim ve ağlamaya başladım. “Peygamberimiz (sav) bana dikkatle baktı ve bir avuç su alıp yüzüme serpti.”

İki Dünyanın Güneşi Rabbimize kavuşmanın sevinciyle iç dünyam bir anda değişti. Kalbim huzur buldu. Aylardır hissettiğim hasret, günlerdir çektiğim acılar, sıkıntılar hepsi yok oldu.

Ümmü İshak (r.anha) vakur, sabırlı ve bağışlayıcı bir hanımefendiydi. Günaha karşı paniğe kapılmadı. Ağlarken bile onurunu kaybetmedi. Allah ve Resulünün yolunda çektiği eziyetlere aldırış etmeden yoluna devam etti. İnancından taviz vermedi.

Azatlı bir cariyesi vardı. Kendisinde gördüğü güzel nitelikleri çevresindekilere anlatırdı. Olaylar karşısında gösterdiği sabır ve hoşgörüyle ilgili olarak Beşar b. Abdülmelik’in, Ümmü İshak’ın azatlı cariyesi olan büyükannesinden duyduğu şu söz ne güzel bir örnektir: Dedi ki:

“-Başına büyük felaketler geliyordu, gözlerinden yaşlar görünüyordu ama yanaklarından aşağı akmıyordu.”

Ne güzel ahlak!.. Ne onurlu davranış!.. Ne güzel İslam şahsiyeti!.. Acı ve bela karşısında öfkelenmemek!.. Hüznünü kalbine gömebilmek!.. sabırla direnmek!.. Allah’ım! Hadisler karşısında bize sabır, azim ve metanet ver!..

Ümmü İshak el-Ganeviyye’nin (r.anha) oruçlu iken başına gelen bir olay vardır. Aynı rivayet zinciriyle Beşar b. Abdülmelik şöyle anlatıyor:

“Bir gün Ümmü İshak (r.anha), Peygamber Efendimiz (sav)’in yanında iken, mübarek eve büyük bir tas serid veya tirid yemeği getirildi. Bir başka rivayete göre ise ekmek ve et getiriliyordu. Resûlullah (s.a.v.) ondan bir parça aldı. Neredeyse hiçbir şeyin tadına bakmadı. O da Peygamberimizle yemek yiyordu. Bu sırada Zülyedeyn de huzura kavuştu. Peygamberimiz (sav) ona bir kap içinde bir yemek daha ikram etti. Ümmü İshak’a da komuta etti. Ondan da almasını istedi ve şöyle dedi:

“-Ey Ümmü İshak! Bunu da ye. “Bunu da tadın.” dedi.

O anda oruçlu olduğunu hatırlayan Ümmü İshak ne yapacağını şaşırdı. Eli dondu. Ne ileri ne de geri gitti. Hiçbir şekilde hareket ettiremedi. Elini ağzına bile götüremiyordu. İki Dünyanın Güneşi olan Rabbimiz ona şöyle dedi:

“-Güle güle Ümmü İshak, ne oldu, ne oldu?” dedi.

Verim:

“-Ey Allah’ın Resulü! “Oruçluydum” dedi.

Bu cevap üzerine orada bulunan Zülyedeyn:

“Doyduktan sonra aklına geldi mi?” dedi.

Peygamberimiz (sav) Ümmü İshak’a dönerek şöyle buyurdu:

“-Orucunu tamamla. Bu, Allah’ın sana gönderdiği bir rızıktır.” dedi.

(Ahmed b. Hanbel, VI, 367. Üsdü’l-gabe, VII, 299. İsâbe, IV, 430.)

Ne yüce bir ölçü!.. Ne engin bir rahmet!.. İslam’ın her emri, insanlığa büyük bir nimettir!..

Ümmü İshak el-Ganeviyye (r.anha), Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)’in verdiği bu cevapla rahatladı. Yaptığı hatanın günahından, utancından ve sıkıntısından kurtulmuş, huzura kavuşmuştur. Peygamberimizin emriyle orucunu tamamladı.

Ümmü İshak’ın (r.anha) başına gelen bu olay, kendisinden sonra gelen ümmete rahmet olmuştur. Bu sayede oruçluyken unutarak yiyip içen bir Müslümanın veya müminin ne yapması gerektiği ortaya çıktı.

Allah ondan razı olsun.

Rabbimiz hepimize şefaatini nasip etsin. Amin.

Mustafa Eriş
Altınoluk Dergisi

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*