Zayıf : Sözlükte Türkçe karşılığı bulunan bu kelime, hadis terimi olarak sahih ve hasen dışındaki hadisleri ifade etmektedir. Başka bir ifadeyle bunlar, sıhhat şartlarını karşıladıklarından dolayı sahih olarak adlandırılan hadisler ile sıhhat şartlarını karşılayan ancak ravileri sahih râvi seviyesine ulaşamayan raviler tarafından rivayet edilen hadisler dışındaki diğer hadislerdir. kayıt açısından.
Zayıf hadislere de aynı anlamda sakîm denir. Hadis alimleri sahih ve hasen hadisleri kabul, zayıf hadisleri ise kabul edilmemiştir. Bir hadisin zayıf sayılmasına neden olan durumlar, ya rivayette en az bir ravinin bulunmaması ya da ravinin zayıf bir kişi olmasıdır. Râvînin zayıflığı, meta’in-i aşara adı verilen on kusurdan birinin veya birkaçının bulunmasından dolayıdır ki bu da ona adalet ve ezber vasfını kaybettirir. Sika’nın veya zayıf ravilerin rivayetlerine karşı çıkmak da zayıflık sebepleri arasındadır.
Zayıf Hadisler, Zahih veya Hasan Hadislerinde bulunması gereken özelliklerden bir veya birkaçının bulunmamasına göre derecelere ayrılır ve her birine farklı isimler verilir. Yaklaşık on ila on beş tanesine özel isimler verilmiştir. Hadis metodu alimlerinin tanımlarında birlik gösterdikleri bunlardır. Yukarıda da söylediğimiz gibi rivayetin kesintiye uğraması veya anlatıcının ve muhalefetinin eleştirisi nedeniyle ortaya çıkmışlardır. Senedinin kırılması nedeniyle zayıf kalan hadisler; muallak, mürsel, mu’dal, müdelles kısımlarına ayrılır; Zayıf olanlar ise râvîlerinin tahribinden dolayı terkedilmiş, münker, mu’alel, müdrec, maklûb, muztarib ve şaz bölümlerine ayrılmıştır.
Rivayetinde kesinti bulunan hadislerin en zayıflarının mü’dal, biraz daha zayıf olanlarının munkati, en zayıflarının müdelles, en hafiflerinin ise mürsel olduğunu söyleyenler vardır. Hattabî, zayıf hadisleri üç seviyeye ayırarak birincisini batıl, ikincisini daha az zayıf olanını maklûb, üçüncüsünü ise biraz daha zayıf olanını meçhul olarak adlandırmıştır. ez-Zerkeşî, isnaddaki devamlılık nedeniyle zayıf hadisleri yedi kısma ayırmış ve en kötülerini mev olarak adlandırmış, aşağıdaki hadisleri de müdrec, maklûb, münker, mu’alel ve muztarib sırasına göre sıralamıştır. İbn Hacer ise ravinin hatalı ezberlemesinden dolayı zayıflamış olan hadisleri konudan başlayarak şu şekilde sıralamıştır: Mevzu, terkedilmiş, münker, mu’alel, müdrec, maklub, muztarib, münker gereği. cehaletten, kötü ezberden dolayı şaz. Görüldüğü gibi zayıf hadislerin zayıflık sebepleri aynı kabul edilse de, bunların derecelendirilmesi ve hangi zayıf hadislerin hangi dereceye gireceği konusunda ulema arasında bir birlik bulunmamaktadır.
Alimlerin sayıları konusunda verdikleri rakamlar birbiriyle örtüşmemektedir. Mesela İbn Hibban 49 çeşit zayıf hadis olduğunu, İbnu’s-Salâh 42, Abdurra’ûf Munâvî 81 çeşit zayıf hadis olduğunu söylemiştir. Zayıf hadislerin derecelendirilmesindeki farklılık, her âlimin konuya biraz farklı bir perspektiften bakmasından kaynaklanmaktadır. Sayı farklılığı ve bazı zayıf hadis türlerinin yüksek rakamlara ulaşması, zayıf bir hadise farklı isimler verilmesinin sonucudur. Pek çok konuda olduğu gibi zayıf hadislerle amel etme konusunda da İslam alimleri arasında görüş ayrılığı yaşanmıştır. Bu konuda üç görüş ileri sürülmüştür. 1. Yahya b. Ma’în, Buhari, Müslim, Ebu-bekr İbni’l-Arâbî, İbn Hazm, Ebu Şâmmeti’l-Makdisi gibi İslam alimlerine göre hiçbir şekilde zayıf hadislerle amel edilemez.
Bu görüşü savunanlar çoğunlukla Buhârî ve Müslim’in sahihlerini derlerken izlediği yöntemi ve bu eserlerde zayıf hadislerin bulunmamasını delil olarak göstermişlerdir. 2. Ahmed b. Hanbel, Ebu Davud ve onları takip eden bazı alimlere göre zayıf hadislerle amel edilebilir. Bu görüşü savunanlar, zayıf bir hadisle amel edilebilmesi için aynı konuda başka bir rivayetin bulunmaması gerektiğini şart koşmaktadırlar. Onlara göre zayıf hadis, rey denilen kıyas yoluyla yapılan içtihattan daha iyidir. 1219 3. Bazı alimlere göre, zayıf hadisler şarta bağlı olarak ve dini hükümlerle ilgisi olmamak kaydıyla, ancak va’z ve feda’il gibi bir konuda amel edilebilir.
Hadis metodu alimleri, zayıf hadislerden hareket etmenin gerekli şartlarını şu şekilde belirlemişlerdir: a) Zayıf hadisin, Fedâ’il gibi, imanla ve dini hükümlerle ilgisi olmayan bir konuda olması gerekir, bu konuda ittifak vardır. . b) Zayıf bir hadisin, yalancı, yalan söylemekle suçlanan, çok hata yaptığı bilinen bir ravinin rivayet ettiği hadis gibi aşırı zayıf olmaması gerekir. c) Kur’an-ı Kerim ve sahih sünnetten elde edilen delillerle ileri sürülen ve ona göre hareket edilen orijinal bir hüküm veya kuralda yer almalı, yeni bir hüküm getirmemelidir. d) Eylemi yaparken mutlaka Hz. Peygamber’e ait olduğuna inanılmamakta olup ihtiyatla kabul edilmelidir. 1220
Bu şartlarda iman ve dini hükümler dışında zayıf hadislerle amel edilmesinin caiz olduğu görüşünde olan İslam alimleri, kurban, tergîb konularındaki hadislere fazla önem vermemişlerdir. -terhîb (teşvik, yasaklama) ve tebliğ. Nitekim İbn Abdilber bu konuda şöyle demiştir: “Feda’il hadislerinde dini delil olarak kullanılan hadislerde gösterilen titizliğe gerek yoktur.” El-Hakim de El-Anbari’den alıntı yaparak şunları söyledi: “Eğer bir haber, helâli haram olarak göstermeyecek, haramı helal demeyecek, kesin bir hüküm olarak kabul etmeyecek (varsayıma dayalı) bir şekilde uydurulursa” dedi. Farz bir hüküm olarak tergîb-terhîb ile ilgili olduğundan fazla vurgulanmamalıdır.
Anlatıcıların eleştirisi gevşektir. el-Beyhakî de aynı konuda İbn Mehdi’nin şu sözlerini aktarıyor: “Biz Peygamberiz. Helal, haram gibi dini hükümlerle ilgili konularda Peygamberimiz (sav)’den bir hadis rivayet ettiğimizde, onun sıfatlarını dikkatle inceler ve titizlikle hareket ederiz. Ancak kurban, sevap, ahiret azabı gibi konularda hadis rivayet edersek, sıfatları aktarmak kolaylaşır; Anlatıcıları eleştirirken ölçüyü gevşetiyoruz.” 1221 Zayıf Hadisler mutlaka Hz. Peygamber Efendimiz (sav)’in hadisleri gibi değil, dikkatli bir şekilde rivayet edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Buna göre zayıf bir hadis asla caz yardımıyla rivayet edilmemelidir. Aksine, zayıf hadisleri anlatırken ruviye, nukile, belaganâ anhu ve benzeri tamrîz vasıtalarını kullanmak gerekir. Çok sayıda zayıf hadis içerdiği tespit edilen kitaplar da vardır. Bunlardan önemli olanlarından bazıları şunlardır: 1. el-Mu’cemu’1-Kebir: Meşhur hadis alimi Süleyman b. Ahmed Taberani’nin sahabe isimlerini alfabetik sıraya koyarak ve her birinden rivayet edilen hadisleri bir arada vererek müsned tarzında düzenlediği bu hacimli eserde pek çok zayıf, hatta uydurma hadisler bulunmaktadır.
El-Mu’cemu’l-Evsât ve el-Mu’cemu’s-Sağîr adlı aynı âlimin eserlerinde de oldukça zayıf hadisler bulunmaktadır. 2. Kitâbu’l-Efrâd: Ali b. Ömer ed-Dârekutnî’ye ait olan bu eserin oldukça zayıf bir hadis içerdiği tespit edilmiştir. 3. El-Hatîbu’1-Bağdâdî’nin Tarîhu Bağdat’ında ve diğer bazı eserlerinde zayıf hadislerin olduğu söylenmiştir. 4. Hilyetü’l-Evliyâ: Ebu Nu’aym Ahmed b. Abdüllâhi’l-İsbehânî’nin bu eserinde sahih ve hasen grubuna girenlerin yanı sıra pek çok zayıf ve mevzu hadis bulunmaktadır. Burada şunu belirtmek gerekir: Hadis ve ricâl ilimleri açısından büyük önem verilen bu tür eserlerde zayıf ve mevzu hadislere yer verilmesi bilim açısından üzüntü verici bir durumdur. Ancak bu durum, bu büyük kaynak çalışmalardan yararlanmaya engel teşkil etmemektedir.
Bir yanıt bırakın