Bakara Suresi 29 Ayet Tefsiri Meali ve Arapça Yazılışı

Yeni Haber Merkezi

Medine döneminde inmiştir. Kur’an-ı Kerim’in en uzun suresidir ve 286 ayettir. İsim, 67-73. ayetlerde “bakara (sığır)” Kelimesinden alır. Surede İslam hukukunun ana konularına ilişkin pek çok hüküm yer almaktadır.

Bakara Suresi 29. Ayetin Yazılışı

Yerde olanların hepsini sizin için yaratan, sonra göğe yönelip onları yedi gök haline getiren O’dur ve O, her şeyi bilendir. (29)

Bakara Suresi 29. Ayet Anlamı

O, yeryüzündeki her şeyi sizin için yaratan, sonra göğe yönelip onları yedi gök halinde düzenleyen ve O, her şeyi bilendir.

Bakara Suresi 29. Ayetin Tefsiri

Yerin ve göklerin bir başlangıcı olduğu, ondan önce yer ve göklerin var olmadığı matematik, astronomi, güneş fiziği gibi ilgili bilim dalları tarafından da tespit edilmiştir. “Araştırmalar, gözlemler ve hesaplamalar, ilk evrenin maddesinin çıplak atomlardan oluşan devasa bir küre şeklinde olduğunu ve bu çıplak atomlar arasındaki yoğun karşılıklı itme ile bu ilk evren maddesinin açılarak tüm evrene yayıldığını gösteriyor. patlayan bir bomba. Ancak araştırmalara rağmen bu erken evren maddesinin nasıl ortaya çıktığı bugün tam olarak bilinmemektedir.

Başlangıçta mekan ve zaman yoktu. Bir teoriye göre, maddenin ve uzayın var olmadığı, ışık ve enerji kavramlarının konuşulmadığı, hatta boşluğun bile var olmadığı bir dönemde her şey korkunç bir patlamayla ortaya çıkmıştır. Atomlar korkunç bir sıcaklıkta yaratıldı. Fizik ve kimya kanunlarının hükümlerini yerine getirdiler. Ağır elementler protonlardan, nötronlardan ve elektronlardan oluşmuştur. Yıldızlar doğdu, güneşler oluştu, galaksiler oluştu” (Taşkın Tuna, Uzay ve Dünya, s. 22, 27). Bilim insanları bu büyük patlamanın tarihini milyarlarca yıl geriye götürüyor. Dolayısıyla Dünya ve Güneş’in de içinde bulunduğu Samanyolu Galaksisi gibi sayısız galaksiler milyarlarca yıl önce yaratılmaya başlandı ve daha önce yoktu.

İlk evrendeki maddenin nasıl ortaya çıktığı bilim tarafından bilinmemektedir. Bütün semavî dinler, bunun bir yaratıcısının olduğu ve bundan sonraki gelişmelerin ilmi sonsuz, hikmeti, kudreti ve sanatı eşsiz olan bir yaratıcı tarafından sağlandığı konusunda ittifak halindedirler. Bu ve diğer ayetlerde, yeri Allah’ın yarattığı gibi, ayette “yedi gök” olarak adlandırılan gökleri de yedi gök olarak yaratıp düzenleyenin de Allah olduğu bildirilmektedir.

Bu yedi göğü, yerin gökleri veya uzayın gökleri olarak kabul eden müfessirler, Aristoteles ve Batlamyus’un eski teorisine göre, Orta Çağ’dan sonra ise güneş ve evren sistemleriyle ilgili gelişen bilgilere göre açıklamalarda bulunmuşlardır. Copernicus, Galileo, Kepler, Newton, Einstein, S. Hawking’in çizgileri. Ancak bu yedi göğün amacının ne olduğuna dair kesin bir bilgi mevcut değildir. Arap dilindeki kullanım şekline göre bunu çokluğa bir îma olarak düşünmek ve gökler olarak anlamak da mümkündür.

Öte yandan keşif ve ilham kaynağıyla zenginleşen tasavvuf ve hikmet dalında ise “yedi gök” hakkında farklı ve ilginç açıklamalar bulunmaktadır. Bunlardan biri şudur: Cenâb-ı Hakk’ın yarattıkları (mâsivallah, mah-halekallah), “halk ve emir âlemleri” olarak ikiye ayrılır. Kamusal dünya maddidir, cisimleşmiştir; Komuta dünyası maddi olmayan ve incelikli. “Taht” bu iki dünyayı birbirinden ayırır. Kamusal dünyada maddilik, aşağıdan yukarıya doğru azalıp inceliyor, maddi olmayan bir hale dönüşüyor. İnsan dünyasının en alt seviyesinde, tüm ihtişamı ve sonsuzluğuyla, yukarıdakine kıyasla çok küçük olan bir evren vardır.

Bu evren maddidir. Kur’an’da bahsedilen yedi gök arasında yer almaz. Bundan sonra ilk gök başlar, bu göğün büyüklüğü -tüm galaksileriyle birlikte- evrene göre, bir damlaya göre deniz gibidir. Bu oran yukarıya doğru aynı hızla artmaya devam ediyor. Yedinci kattan sonra kürsü, ondan sonra da taht vardır.

Komuta alanı Arş’ın tepesinden başlar. Burada, insanın hakikatini ve manevî mahiyetini oluşturan, üsttekinin aşağıdakini çevrelediği -kendisine nazaran çok küçük olan- “latîfeler” diye bilinen “kalp, ruh, sır, hafî ve ahfâ” vardır. Bazı hadislerde bahsedilen ve çok geniş olduğu söylenen “müminin kalbi” de bu ince kalptir. Bu anlayışa göre yedi gök, bilinen ve henüz keşfedilmemiş evrenin ötesindedir ve madde yoğunluğunda değildir. Bu göklerde ruhlar, melekler, gökler vb. mevcuttur. varlıkların da dahil olduğu mi’rac hadisleri vb. Hadislerde bahsediliyor. Bunların hepsi, her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten Yüce Allah tarafından yaratılmış olup, O’nun izni ve iradesiyle hareket etmektedirler. (Halk ve Emin kavramlarının anlam ve açıklamaları için bkz. A’râf 7/54)

Kaynak: Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 1 Sayfa: 97-99

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*