Bakara Suresi 31 Ayet Tefsiri Meali ve Arapça Yazılışı

Yeni Haber Merkezi

Medine döneminde inmiştir. Kur’an-ı Kerim’in en uzun suresidir ve 286 ayettir. İsim, 67-73. ayetlerde “bakara (sığır)” Kelimesinden alır. Surede İslam hukukunun ana konularına ilişkin pek çok hüküm yer almaktadır.

Bakara Suresi 31. Ayetin Yazılışı

Ve hepsinin ellerini öğretti, sonra onları meleğe sundu, öyle dedi, peygamberlerin ismiyle

Bakara Suresi 31. Ayet Anlamı

Ve Adem’e bütün isimleri öğretti. Sonra onları meleklere göstererek, “Eğer söylediklerinizde doğru iseniz, bunların isimlerini bana söyleyin” dedi.

Bakara Suresi 31. Ayetin Tefsiri

Allah, Adem’i, kendisinin bildiği ve meleklerin bilmediği hikmet ve sebeplerle yarattığını bize bildirdiğinde, doğrulanması imana dayanan bu örtülü açıklama, melekleri ikna etmeye yetmişti. Ancak Cenab-ı Hak, sadece haber ve bilgilerin güvenilir kişiler tarafından verilmesiyle (taklid) bilgi ve iman elde edilmesini yeterli bulmadığı için bir deney düzenlemiş ve Hz. Onun melekleri.

Adem’e bütün isimleri, yani maddî ve manevî varlıkların ve kavramların isimlerini ve özelliklerini, yahut isim verme ve dil icat etme yeteneğini öğretmiş; Daha sonra her şeyin özü gayb aleminde, ilahi planda mevcut olduğundan bunları meleklerine gösterdi.

Meleklerden, Adem’in olumlu vasıf ve yeteneklerinin, kendilerinde birçoğuna sahip oldukları kanaatinde olup olmadıklarını ve doğru olup olmadıklarını bilmelerini ve isimlerini söylemelerini istemiştir. Bu imtihan sonucunda melekler, kendilerine verilen bilme ve ilim üretme yeteneğinin, Adem’e verilenden farklı olduğunu ve dolayısıyla onun halife olmaya layık olduğunu anlayıp itiraf ettiler; Cenâb-ı Hakk’ın ilmini ve hikmetini, onun eserlerini görerek (ayne’l-yakîn) daha yüksek derecede tasdik ettiler.

Kaynak: Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 1 Sayfa: 104-105

Ö NASUHİ BİLMEN YORUM:
‘Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Tercümanlığı ve Tercümesi’

Yüce Allah (30) ayetinde meleklerin bilemeyeceği şeyleri bildiğini bildirmiş ve aradığı her şeyin hikmete dayandığına işaret etmiştir. Nitekim Allah’ın ilminin büyüklüğüne inanan melekler, ilahî fiilin hikmet ve faydaya dayalı olduğunu kabul etmişlerdir. Ancak Cenâb-ı Hak, onları daha fazla aydınlatmak ve görerek fikirlerini kuvvetlendirmek için, onlara Adem’in bilmediklerini bildiğini göstermiş ve dolayısıyla Adem’in yeryüzünde bulunmaya meleklerden daha layık olduğuna işaret etmiştir. Şöyle ki: (Ve Cenab-ı Hakk) (Âdem’e bütün varlıkların isimlerini vahyetti.) Bütün isimleri, yani bu isimlerin temsil edeceği şeyleri, bir vahiy ve gerekli bir vahiy ile anlamlarıyla birlikte tarif etmiş ve belirlemiştir. bilgi biçimi. (Sonra bu şeyleri meleklere göstererek isimlerini gösterdi) bunların nelerden oluştuğunu (varsa bana bildirin) buyurdu. (Eğer doğru söylüyorsan) senin hilafete daha lâyık olduğun iddiasında (eğer sadıksan) buyurdu. Bana onların görüşlerini düzeltme lütfunu verdi.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*