Hacer-i Esved’e selam verip öpmenin hikmeti nedir?
Hacer-i Esved’i selamlamanın ve öpmenin meşruiyeti Hz. Peygamber (s.a.v.) ve ashabının uygulamalarıyla sabittir (Buhari, Hac, 60; Müslim, Hac, 249-250).
Bu uygulamalara dayanarak fıkıh âlimleri, sünnet gereği Hacer-i Esved’i ziyaret etmenin (istilam), tavaf sırasında ona ellerle dokunmanın ve öpmenin sünnet olduğu konusunda görüş birliği içindedirler (İbn Rüşd, Bidâye, I, 340; Cezîrî). , el-Mezâhibü’l -erbe’a, I, 592). Hacer-i Esved namazını kılarken tekbir getirmek de aynı sebeple müstehap kabul edilmektedir (Buhârî, Hac, 62).
Tavaf sırasında Hacer-i Esved’e dokunulması ve öpülmesiyle ilgili rivayetlerden bu taşın kutsallığını çıkarmak ve bu uygulamayı Hacer-i Esved’e duyulan saygının bir ifadesi olarak görmek doğru değildir.
Hac ibadetindeki birçok şekil ve merasim gibi bu da Hz. Muhammed’e aittir. İbrahim’in ve Hz. Muhammed (sav)’in anısını ihya etmek, haccın önemini vurgulamak ve bu konuda Allah’ın emrine teslim olmak, bazı kimselerle kulluk ve itaat gibi manevi ve batıl halleri ifade etmek gibi sembolik ve ibadetsel bir anlamı vardır. dışa dönük davranışlar. Söylenebilir.
Hacer-i Esved ile ilgili olarak Hz. Ömer, “Allah’a yemin ederim ki, biliyorum ki sen ne zararı ne de faydası olan bir taşsın; Eğer Resûlullah (s.a.v.)’in size saldırdığını görmeseydim, ben de size saldırmazdım.” (Buhari, Hac, 57) de bu yaklaşımı desteklemektedir.
Tavaf alanı tenha olup Hacer-i Esved’e yaklaşmak mümkünse öpülür; Öpüşme imkanı yoksa uzaktan eller kaldırılıp “Bismillahi Allahu Ekber” denilerek selam verilerek bu sünnet yerine getirilir (İbn Abidîn, Reddü’l-muhtâr, III, 504, 505). Kalabalık halinde Hacer-i Esved’i öpmek için başkalarına eziyet etmek veya kadın-erkek karıştırmak caiz değildir. Hacer-i Esved’e dokunamamak tavafta eksiklik yaratmaz.
Umre tavafını ve sa’inini tamamlayan, ancak tıraş olup ihramdan çıkmadan önce cinsel ilişkiye giren eşlerin durumu ne olur?
Tavaf yaptıktan ve tıraş olup, ihramdan çıkmadan önce umre dedikten sonra cinsel ilişkiye giren eşlerin umreleri geçerlidir. Ancak bunların cezalandırılması gerekir (el-Fetawa’l-Hindiyye, I, 269).
Bir yanıt bırakın