Sümeyra binti Kays (radıyallahu anh), Uhud Savaşı’nda sergilediği örnek davranışla unutulmaz bir kadın sahabe!… “O sağ oldukça bana hiçbir musibet gelmeyecektir!” diyebilen bir iman adamı… Uhud günü Resûlullah’ı (s.a.v.) dünya gözüyle görebilmek için çırpınan ve bir an önce O’na kavuşmanın hasretiyle yanıp tutuşan talihli bir hanım!…
Dinar kabilesine mensuptur. Kendisi hakkında çok fazla bilgi olmasa da tek bir hareketi bile bize engin bir iman ve heyecan verir. Kalbimizdeki sevgi ufkumuzu genişletir ve kendimize şu soruları sorma fırsatı verir:
Bir müminin Allah Resulüne olan sevgisi nasıl olmalıdır? Gönülde yerleşen Allah Resulüne olan sevgi nasıl gösterilmelidir? Kalpte Peygamber sevgisinin artması neyin işareti sayılmalıdır?
Sümeyra Hatun’un Uhud günü gösterdiği örnek davranış, kalbimizdeki bu soruları tek tek yanıtlıyor. Bir kadın olarak gösterdiği sabır, metanet ve sevgi, kıyamete kadar inananlar için bir meşale olacak. Kendi şehitlerinin çektiği acılara rağmen, Efendimiz Allah’ın Elçisi’ni ısrarla araması ve sorgulaması, Peygamber’e olan sevginin en güzel örneği olarak anılacak. Örnek bir ders veren güzel davranışı şöyle anlatılıyor.
Sümeyra Hatun, Uhud Savaşı’nda Müslümanların yenilgi haberini duyduğunda çok üzüldü. Babası, kocası, kardeşi ve iki oğlu da savaşa katılmıştı. Acaba onlara ne olmuştu? O da Allah Resulü (s.a.v.) hakkında bazı söylentiler duymuştu. Merakla dolmuştu. Allah Resulü (s.a.v.) hakkında güvenilir bilgi edinmek için bir grup kadın arkadaşıyla birlikte Uhud’a koştu.
Sümeyra Hatun savaş alanına girdiğinde babasının, kocasının, kardeşinin ve oğlunun şehit edildiğini öğrendi. Hatta vücutlarının ok ve kılıçlarla parçalandığını gördü. Sahabeler Sümeyra Hatun’a taziyelerini iletiyor ve ona sabırlı olmasını tavsiye ediyorlardı. Bu şekilde onu teselli etmeye çalışıyorlardı. Ancak o, sakinliğini kaybetmeden, Allah Resulü’nü (s.a.v.) ısrarla ve vakarlı bir şekilde soruyordu. Sağlığını ve sıhhatini öğrenmek istiyordu. Kendisine sabır dileyen sahabelere şöyle dedi:
“Allah Resulü ne yapıyor? Nasıldır?”Bana sorular soruyordu.
Sahabe-i kiram onun acısına ortak olmak istiyorlardı, o da bir an önce Allah Resulünü görmek istiyordu.
Sümeyra Hatun’un engin aşkına hayranlıkla şahit olan muhterem sahabeler, onun sorularına şöyle cevap verdiler:
“Allah’a hamd olsun, güzel oldu. Dilediğin gibi oldu.” Ama bütün bu çabalar yüreğindeki acıyı dindirmiyordu. Kendisi Sevgili Peygamberimizi dünya gözüyle görmek istiyordu. Gözleri savaş meydanında hep onu arıyordu.
Sümeyra Hatun, yalvarır gibi kendisini rahatlatmaya çalışan sahabelere: “Bana nerede olduğunu söyleyin. Bana gösterin de ona bir bakayım?” dedi. Sahabeler, İki Dünya Güneşi Efendimizin olduğu yönü işaret ettiğinde, Sümeyra Hatun hemen o tarafa yöneldi. Hızla oraya koştu. Efendimizin, Allah Resulü’nün (s.a.a) hayatta olduğunu görünce Rabbimize şükretti ve şöyle dedi:
“Ey Allah’ın Resulü, anam babam sana feda olsun! Sen sağ oldukça bana hiçbir musibet gelmeyecektir.” Yüreğindeki derin sevgi ve özlemi şu sözlerle dile getirdi:
“Yaşadıktan sonra” Bu sözleriyle dünyadaki her şeyin, her acının, her hüznün önemsiz olduğunu örnek bir davranışla göstermiştir.
İşte Allah Resulünü böyle seviyorlardı. Sahabeleri yıldızlar ve ulaşılmaz kılan sır bu değil miydi?
Ne derin bir sevgi!… Ne güçlü bir iman!… Ne büyük bir özlem!… Ne büyük bir metanet!… Ne büyük bir sabır!… Ne büyük bir teslimiyet!… Ne güzel bir örnek!…
Allah’ım, o sevgiyi ve muhabbeti bize ver!… İmanımızı kuvvetli, davranışlarımızı güzel kıl!… Allah ve Resulünün sevgisini her zaman kalbimizde ön planda tutmayı bize kolaylaştır!… Şerefli sahabenin böyle örnek davranışlarından ders çıkarmayı bizlere nasip eyle!… Hepimizi Sümeyra Hatun’un (r.anha) şefaatine nail eyle!… Amin.
Mustafa Eris
Altınoluk Dergisi
Bir yanıt bırakın